“Lenfoma tedavisinde erken teşhisle yüz güldürücü sonuçlar almak mümkün”
Adını duyan birçok kişinin korkmasına neden olan lenfomanın aslında yüz güldürücü sonuçlarla tedavi edilebildiğini söyleyen Hematoloji Uzm. Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu,” Lenfoma tedavi edilebilir bir hastalıktır. Teşhis konulduğu sürece tedaviyle uzun periyodik sağ kalım elde edebiliyoruz” dedi. Hastanın gece uyanıp çamaşır değiştirecek kadar terlemesi, 6 ayda kilosunun yaklaşık yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesi, sebepsiz ateşlerinin olması ve dirençli kaşıntıların lenfoma açısından değerli bulgular olduğunu anlatan Prof. Dr. Ateşoğlu, bu bulgular ortaya çıktığı vakit detaylı kıymetlendirme için tabibe başvurulması gerektiğine dikkat çekti.
Lenfomanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve tedaviyle yüz güldürücü sonuçlar alınabileceğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu, farklı hastalıklarla karıştırılma riskine rağmen lenfomanın belirtilerinin çok âlâ tanınması gerektiğine işaret etti.
Yaygın olarak lenf kanseri olarak bilinen lenfomanın çok düzgün tanınmadığı için korkulan bir hastalık olduğunu anlatan Prof. Dr. B. Ateşoğlu, bununla birlikte çoğunlukla yüz güldürücü ve düzgün tedavi cevabıyla sonuçlanan bir hastalık kümesi olduğuna işaret etti. Prof. Dr. B. Ateşoğlu, hastalığın belirtilerini ve tedavi tekniklerini anlattı.
TANI BİYOYSİ SONUCU KONULUR
Hastaların çoğunlukla bedenin farklı bölgelerindeki lenf bezlerindeki şişlik nedeniyle tabibe başvurduğunu anlatan Prof. Dr. B. Ateşoğlu, “İlk yapılan değerlendirmeler sonrasında teşhis biyopsi sonucunda konulur. Lenfomanın çok çeşitli alt tipleri olduğu için hakikat tedavi uygulanmasında gerçek teşhis çok değerlidir. Tedavi sonrasında hastalığın nasıl seyredeceği büsbütün bu patolojik tanıya bağlıdır” dedi.
“GÖRÜLME YAŞI LENFOMANIN ALT TİPİNE NAZARAN DEĞİŞİYOR”
Lenfomanın alt tipine nazaran görüldüğü yaş kümelerinin değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Ateşoğlu, “Lenfomanın Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfoma olarak iki alt tipi bulunuyor. Hodgkin lenfoma sıklığı genelde 30 yaş altı gençlerde ve 60 yaş üzerindeki bireylerde artış gösteriyor Non- hodgkin lenfoma ise; gençlerde görülen alt tipleri olmakla birlikte çoğunlukla ileri yaş hastalığıdır. Daha çok 60 yaş üzerindekilerde sıklık artar.” Diye konuştu.
Non-hodgkin lenfoma bütün kanserlerin yaklaşık yüzde 4’ünü oluştururken, Hodgkin lenfoma, Non-hodgkin lenfomaya nazaran daha az görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. B. Ateşoğlu hastalığın ortaya çıkma nedenlerine ait şu bilgileri verdi: “Lenfomanın neden oluştuğu net olarak bilinmese de kimi çevresel faktörlerin etken olduğu düşünülmektedir. Radyasyon maruziyeti ve birtakım enfeksiyonlar lenfomaya neden oluşturabiliyor. Marjinal zon lenfoma dediğimiz alt-grupta kimi bakterilerle hastalığın ortaya çıkışı ortasında bir bağ olduğu biliyor. Bu tip lenfomayı antibiyotik tedavisiyle bile denetim altına alabiliyoruz.” diye konuştu.
“HASTALAR FARK ETMEDİKLERİ İÇİN ÇOĞUNLUKLA İLERİ EVREDE TABİBE BAŞVURUYOR”
Lenfomaların evre 1 ve evre 4 ortasında evrelendiğini söyleyen Uzm. Dr. Ateşoğlu, “Erken evrelerde lenf bezi bölgelerine nazaran hudutlu bölgelerde ya da evre 3-4 dediğimiz yaygın bölgelerde tutulum görebiliyoruz. Kimi lenfoma alt tiplerinde büyük lenf bezleri erken evrede yakalanılabilirken bir kısım lenfomanın alt tiplerinde ileri evrede teşhis koyuyoruz.
Hasta fark etmedikçe yapılan rutin laboratuvur tetkiklerinden lenfomanın fark edilemeyebileceğine işaret eden Prof. Dr. Ateşoğlu, “Örneğin hastada gece terlemesi, kilo kaybı, ateş üzere belirtiler ortaya çıkabiliyor. Lenfatik sistem bütün bedende yaygın olduğu ve hastalık yayılımı süratli olduğu için şayet hasta evvelce fark edip tabibe başvurmazsa hastaya teşhis fakat ileri evrede konulabiliyor” diye konuştu.
“EN KISA MÜDDETTE TEDAVİYE BAŞLANMALI”
Zamanında teşhis ve hakikat tedavi ile lenfomanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun bilinmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ateşoğlu, kelamlarına şöyle devam etti: “Kedi ve köpeklerden bulaşan Toksoplasma dediğimiz sorun ya da öpücük hastalığı olarak bilinen Epstein-Barr virüsü üzere enfeksiyonlar da yaygın olarak lenf nodu büyümesi yapabilir. Bu nedenle ayırıcı teşhiste öncelikle bu hastalıkları dışlarız. Sonrasında ise biyopsi ile teşhis ve tedavi protokolü belirlenir. Hastalarımızın hatırlaması gereken nokta ise lenfomanın tedavi cevabı epey düzgün olan bir kanser tipi olduğudur. Gerçek teşhis ve yanlışsız tedavi ile hastalar çok uzun mühlet sağlıklı olarak hayatlarını sürdürebilmektedir. Bu nedenle tanıyı koymak ve mümkün olan en kısa müddette tedaviye başlamak çok kıymetlidir.”
“UZUN MÜDDETLİ HASTALIKSIZ BİR SAĞ KALIM ELDE EDİYORUZ”
Lenfomanın kimi tiplerinin çok yavaş ilerlediğini söyleyen Prof. Dr. Ateşoğlu, “Yavaş ilerleyen tiplerde, hastalık hastaya ziyan vermediği sürece yalnızca bekle gör dediğimiz teknikle hastalar tedavisiz müşahede altında tutulabilmektedir. Ancak süratli ilerleyen tiplerde kemoterapiyle akıllı ilaçların birlikte kullanıldığı tedavi yolları kelam mevzusudur. Bu hususta her gün yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Erken periyotta, birinci basamakta kullanılmasa bile hastalık tekrarladığı periyotta artık kullanılabilecek çok sayıda alternatifimiz var. Bunun ötesinde, birtakım lenfoma alt-tiplerinde, hastalık tekrarladığı vakit bu hastalarda lenfomayı tekrar tedavi edip sonrasında otolog kök hücre nakli nakli gerçekleştirmek gerekmektedir. Bu sistemle de uzun periyodik hastalıksız bir sağ kalım elde edebilmekteyiz.” diye konuştu.
“GENETİK BİR HASTALIK DEĞİL”
Lenfomanın ailesel geçiş gösteren bir kanser tipi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ateşoğlu, “O yüzden anne babada lenfoma olması çocuklara geçiş göstermiyor. Fakat ailede bir kanser hadisesinin olması başka aile bireylerinde daha sık kanser riskine yol açıyor. Lenfoma hastalarında kimi genetik bozukluklar görülebiliyor. Hatta teşhis koymak için de bunları kullanabiliyoruz lakin genetik bozukluklar hastalıkla bir arada ortaya çıkan bozukluklardır. Bu hastadan çocuğuna geçecek genetik bozukluklar değildir” biçiminde konuştu.
LENFOMA İÇİN BU BELİRTİLERE DİKKAT”
Tüm kanser tiplerinde olduğu üzere lenfomada da erken teşhisin tedavi muvaffakiyetini ve sağ kalım oranlarını etkilediğinin altını çizen Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu, lenfoma için dikkat edilmesi gereken işaretleri sıraladı: “Eğer bir kişi boyun, koltuk altı, kasık bölgeleri üzere yerlerde beze kıvamında büyüme hissediyorsa bu değerli bir bulgudur. Bu devirde kesinlikle bir tabibe başvurmalıdır. Bu belirtiye sahip olan bir kişinin kesinlikle lenfoma olacağı manasına gelmemektedir. Lakin kesinlikle araştırılması gerekir. Bunun dışında hastanın gece uyanıp çamaşır değiştirecek kadar terlemesi, 6 ayda kilosunun yaklaşık yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesi, sebepsiz ateşlerinin olması ve dirençli kaşıntılar lenfoma açısından değerli bulgulardır. Bu bulgular varsa vakit kaybedilmemelidir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
