Spiritüel uyanışın ilk bulgusu ‘farkındalık’tır. Kim olduğunuzu, ne istediğinizi ve neden ‘burada’ olduğunuzu düşünmeden yaşamınızı otomatik kaptanda geçirirken ‘uyanış’ halini tecrübelemeniz güçtür. Ancak, birtakım sualleri kendinize sormaya ve yanıtlar aramaya başladığınızda uyanışa geçtiğinizi kavrayabilirsiniz. Misalin; Neden bu kadar sık hiddetleniyorum? Kendimi neden hep başkalarına mukayese etiyorum? Alarmım çaldığında neden yataktan çıkmakta zorlanıyorum? Neden bu kadar çok acı sürüklüyorum? gibi davranışlarınızı, alışkanlıklarınızı, duygu ve düşüncelerinizi denetliyor; kim olduğunuza, neler yaptığınıza dair yanıtlar arıyorsanız otomatik kaptandan çıkıp uyanışa geçmiş olabilirsiniz.
Farkında olsanız da olmasanız da kendinizi tanımladığınız birtakım özellikleriniz, yaftalarınız vardır. Beslenme alışkanlıklarınızdan nasıl sosyalleştiğinize, politik görüşünüzden paranızı nasıl tükettiğinize kadar kendinizi farklı biçimlerde tanımlayabilirsiniz. Üstelik, seneler geçtikçe, çevreniz değiştikçe, dünya yenilendikçe inançlarınız ve kendinizi tanımlama tümceleriniz de değişir. Chopra’ya göre her inanç, bir perde gibidir. Misalin, zekiyim, popülerim, veganım, yogiyim gibi kendinizi etiketlediğinizde perdenin tabakaları da çoğalır. Tüm bu tabakaların farkına vardığınızda ise her biri saydam hale kazanç. Başka Bir Deyişle, orada olsalar da içini görebilirsiniz. Uyanış, tabakalarınıza karşın özünüzü göreöğrenmek, kendinizi onlar olmadan da tanıyabilmektir.
Günümüzün koşturmalı dünyasında bol karmaşalı ve telaşlı geçen anlara karşın sakin kalabiliyor ve tüm uyaranlardan sıyrılabiliyorsanız içinizdeki huzuru keşfederek ruhsal uyanışınızı başlatmış olabilirsiniz. Chopra’ya göre iç huzur her şeyin yolunda olması demek değil; işler ters gittiğinde tüm hiddet, hüsran, agresiflik, umutsuzluğa karşın uysal kalabilmektir ve ona göre iç huzura ulaşmış olmak spiritüel uyanışın ehemmiyetli bir bulgusudur. Öte yandan Dalai Lama, iç huzuru ayak parmağını bir yere vurmaya benzetir. Hani ufak parmağınız bir anda kopmuşçasına canınızı çok yakar ama çok kısa bir zaman sonra geçer ya; Dalai Lama’ya göre de duygusal yükler böyledir, acıtır ama geçicidir. Ona göre iç huzur, pozitif duyguların büyüteci ve negatif duyguların ise üzerindeki ıslak bir battaniye gibidir.
Kendinizi, içinde bulunduğunuz cemiyetle, çevrenizdeki insanlarla daha fazla ilgilenirken buluyorsanız ve aidiyet duygusunu, bağlılık hissini daha yoğun hissediyorsanız manevi olarak daha canlı seziyor olabilirsiniz. Misalin, komşularınıza takviye etme veya ortamdaki kuruluşlara gönüllü katılma mevzusunda kendinizi daha istekli seziyor; daha evvel özümsemediğiniz bakış açılarıyla çevrenize yanaşıyor, suçlamak yerine empatiyle davranışlarınızı, düşüncelerinizi şekillendiriyorsanız, daha fazla iyilik yapmak için motive oluyorsanız tüm bunların sebebi ruhsal uyanışınız olabilir.
Daha evvel hiç olmadığınız kadar doğanın, seyyareyi paylaştığınız değişik canlıların farkındaysanız ve tabiata saygı göstermek, etrafı gözetmek mevzusunda kendinizi daha fazla mesul hissediyorsanız, maneviyatınızı keşfediyor olabilirsiniz. Et yemeyi vazgeçmeyi düşünüyorsanız, sinek, örümcek gibi ufak canlıları hasar vermeden tutmayı/uzaklaştırmayı deniyorsanız, tüm nebatlara, hayvanlara şartsız sevgi gösteriyorsanız, plastik kullanımını eksiltiyor, besinleri israf etmemeye özen gösteriyorsanız, tüm bunlar ruhsal gelişmenizden kaynaklanıyor olabilir.
Bir şeyleri hiç olmadığı kadar evvelden ve doğru biçimde hipotez etmeye mi başladınız ya da usunuzdan geçenler pat diye olmaya mı başladı? Manasal bir us yürütme olmadan bir şeyleri öğrenme beceriyi olan ‘sezgileriniz’in sesi her zamankinden daha mı yüksek? Chopra’ya göre düşüncelerin, nesnelerin ve fertlerin hepsinde enerji varsa, ruhsal olarak uyanmış insanlar bu enerjiyle programlı olarak iletişim kurmaya daha yatkın bireylerdir. Başka Bir Deyişle, içinizdeki o ses size daha öncekisinden daha fazla fısıldıyorsa ve çoğu zaman yanılmıyorsa kuvvetlenen sezgileriniz, manevi uyanışınızın ayak sesleri olabilir.
Yeni bildiğiniz ve alakanızı sürükleyen bir kavram, akşam haberlerinde karşınıza çıktı ve ertesi gün bir dostunuz da o kavramdan bahsetti, derken abone olduğunuz bir ilan içeriğinde o kavramla yine karşılaştınız… Sizce tüm bunlar bir rastla mı? Kimileri rastla olarak açıklasa da gerçeğinde ruhsal uyanışınız size kılavuzluk etmeye çalışıyor olabilir. Usunuzdan geçenler, kalbinizden geçenler, yaşamınızda belirenler, çevrenizde olup bitenler, kısaca benliğinize ve çevrenize dair her şey bir biçimde ‘sanki büyülü bir el dokunmuşçasına’ geçim içerisinde ise bunlar uyanışınızın farkına varmanız için olabilir…
Empati, başkalarının ne sezdiğini sezme, yeni bir bakış açısı sınama marifetinizdir. Şefkat ise empatinizden esin alan bir duygu veya eylemdir. Manevi bir uyanış sürecinde olan insanlar hem empatiyi hem de şefkati daha yoğun yaşayabilirler; ama özellikle en çok unutulan bir şefkat cinsi olan öz şefkati. Öz-şefkat tahlilcisi Kristin Neff’e göre, öz şefkat üç ana bileşenden oluşur; kendine şefkat, ortak bir insanlık duygusu ve farkındalık. Bu üç bileşeni de hayatınızda yoğun olarak deneyimliyorsanız, siz de ruhsal uyanış yolundasınız demektir.
Kaufman’a göre, tüm fobiler gerçeğinde vefat fobisi ile yakın ilişkilidir; dolayısıyla vefat fobisi eksildikçe değişik fobiler de eksilir. Ruhsal uyanışta olan bireylerde ise vefat fobisi ve değişik tüm fobiler tesirini yitirmeye başlar; zira varoluşlarıyla mutlu oldukları ve anı yaşadıkları için gelecek hakkında kaygı etmezler. Dolayısıyla, manevi güzergahtan gelişen bireyler vefatı hayatın natürel bir parçası olarak görmeye başlarlar ve tüm fobileri yerini huzura vazgeçer. Sizin de fobilerinize karşı bu stil bir bakış açınız büyümeye başladıysa, bu vaziyet ruhsal gelişmenizin işareti olabilir.
Spiritüel uyanışta olduğunuzda, güven ve öz değer duygularını da yoğun olarak sezmeye başlarsınız. Kültürel normlara uyma ya da başkasının kalıplarına göre doğru davranma gereksinimi ortadan kalkar ve kim olduğunuzdan, yaptıklarınızdan tatmin dinlersiniz. Takipçi ya da taklitçi olmak yerine, en çekici özelliğinizin ‘özgünlük’ olduğunun farkına vararak kendiniz olmaya sıkı sıkıya bağlanırsınız. Ruhsal uyanışınız size, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeyi, hoşlanmayı ve size ait her şeyden memnuniyet dinlemeyi getirebilir. Şayet olduğunuz her şeyle artık daha fazla barış içerisindeyseniz bu ruhsal uyanışınızın bir parçası olabilir.
Optimum pozitif işlevsellik veya literatürdeki ismiyle ‘flourishing’; pozitif duyguların, akılsal-fiziksel-ruhsal sıhhatin, anlamlı bir hayatın, bilgeliğin, içten ilişkilerin, sevginin, faziletin ve usunuza gelebilecek daha bir hayli pozitif kavramın sentezinden oluşur. Spiritüel uyanışta olan bireylerde, flourishing yüksek seviyedir başka bir deyişle daha meblağlı refah seviyeleri vardır. Şayet hem kendinizle hem de çevrenizle ve sahip olduğunuz her şeyle geçim içerisinde olduğunuzu hissediyorsanız ruhsal güzergahtan büyüyor olabilirsiniz.