Hobilerin ruhuna hasar veren ve bireyleri sahip oldukları hobiler suratından strese sokan bir mevzu daha var –ki o en kötüsü- galibiyet baskısı. “Hobim var mı, neşe aldığım etkinlikler hobi mi…” gibi stres yaratan suallerin yanı gizeme hobi kavramının bir de içinde bulunduğumuz çağdaş çağ ile harmanlanmış karanlık bir tarafı daha var: Kariyer gelişimi ve ‘iş’e dönüşmesi. Yaşadığımız cemiyette süratle tesiri artan ‘galibiyet odaklı kültür’ü düşündüğümüzde üretkenlikten uzak, hasılat sağlamayan, yalnızca neşe veren bir hobi, ne yazık ki hobi olarak dahi değerlendirilmiyor.
Genel kanıya göre insanların hobi olarak yaptıkları eylemlerden somut ve galibiyetli neticeler elde etmeleri bekleniyor. Misalin, yemek yapmaktan neşe alan yemek programı sunsun ya da yemek tarifleri kitabı yazsın; egzersiz yaparken mutlu olan profesyonel bir sporla uğraşsın ya da el sanatlarını seven bir sergi programlasın gibi şahısların neşe aldıkları rastgele bir şeyi ne yazık ki kariyere dönüştürmeleri için bir temenni yaratılıyor. Hobi baskısı yeterince ağır dokunulmuş gibi bir de galibiyet baskısı yaratılınca emel zevk almaktan ziyade ‘iş yapma’ya dönüyor. Evet, acı ama hakikat. Hobiler, maksatlar ve realist olmayan üretkenlik kavramlarıyla tıkandığında, bir netice gösterme baskısını artırıyor ve rastgele bir hobi artık cümbüşlü gelmek bir yana sıkıcı, gerekli ve somut ürün evhamlı bir işe dönüşüyor.
Bu hobi baskısının üzerine bir de ‘üretkenlik baskısı’ ilave edilince; iş neşe almaktan çok bir cins eziyete evriliyor. Bu gidişatın sebebi ise ne yazık ki ananesel hobi fikrinde uyuyan fotoğraf yapmak, ahşap boyamak ve eşi eylemlerin sonunda ortaya bir şey çıkması gerektiği inancı. Oysa ki hobi kavramı bunlarla alakalı değil. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi hobilerin boş zamanı değerlendirmek için neşe veren eylemleri kapsaması ve bireyin aklını hafifletmesine, akışta kalmasına takviyeci olması yeterli.
Başka Bir Deyişle hobilerin üretken olması, emin bir iyileştirme ya da ilerleme kriterleri kapsaması gerekmiyor. Sadece ve sadece neşe vermesi gerekiyor. Sizin halihazırda sahip olduğunuz hobileriniz başka bir deyişle size zevk veren eylemler, günün sonunda ilerleme kaydolduğunuz alanlarsa ya da elinizde bir ürünle son buluyorsa tüm bunlar bonus olabilir. Ancak, olmuyorsa da bu bir noksanlık ya da hobiden tamamen uzak olmak değildir. Hobi tanımımızı “bize anlam ve neşe getiren şey” olarak aktüellediğimizde yeni bir şey bilmek veya bir maharette daha iyi olmak yalnızca ek bir bonus olarak karşımıza çıkabilir, hepsi bu.