Kesintisiz mutlu olmayı odağına alan bir yaşam stilinin ve bakış açısının yaşamınıza hasar verebileceğinin farkında mısınız? Evet, ‘toksik pozitiflik’deri bahsediyoruz.
Yaşamın tüm alanlarında, mutluluk, neşe, sevinç, tutku, coşku gibi pozitif duyguların fazla genelleştirilmesi ve özümsenmesi psikolojide ‘toksik pozitiflik’ olarak adlandırılıyor. ‘Pozitif olmak nasıl toksik olabilir ki?’ dediğinizi dinler gibiyiz. Ancak her şeyde olduğu gibi, pozitifliğin de ‘azı karar, çoğu hasar’ diyerek toksik pozitifliğin ne olduğunu, neden ve nasıl hasarlı olabileceğini ve toksik pozitiflikle baş etme tekliflerini sizler için bu yazımızda bir araya getirdik.
oksik pozitiflik en kolay haliyle bireyin pozitif bir anlayışa, başka bir deyişle pozitif bakış açısına sahip olması ve mevzubahisi vaziyet ne olursa olsun; olumsuz duyguları için asla alan açmayıp, o an tecrübelemesi gereken duygular yerine pozitif duyguları koymaya çalışma mücadelesi olarak belirlenebilir. Özellikle zorlayıcı yaşam hadiselerinde ve zorlayıcı duygular yavaş yavaş tetiklenmeye başladığında ortaya çıkan bu fazla neşe ve mutluluk halinin yanı gizeme, şahıs pozitif olmayan tüm duygularını da haysiyetsizleştirmeye, küçümsemeye ve görmezden gelmeye çalışır. Bu tip bir pozitif bakış açısının hasarı pozitif duyguların daha fazla tecrübelenmesinden değil; doğru yerde ve zamanda, doğru duygunun tecrübelenememesinden ve işlenememesinden kaynaklanır.
Toksik pozitiflik, yaşamda karşımıza çıkabilecek rastgele bir vaziyet ne kadar korkutucu veya zorlayıcı olursa olsun, kadehin dolu tarafını görme ve pozitif bir anlayışa sahip olma meylinin sürdürülmesi gerektiği inancına dayalı bir yaklaşımdır. ‘Good vibes only!’ mottosuyla yaşamanın, başka bir deyişle yaşamdaki tüm vaziyetlere iyimser bir bakış açısıyla yanaşmanın ve pozitif düşüncelerle kalmanın verimleri olsa da, toksik pozitiflik zorlayıcı duygularla kalmayı, bazen yanılgılı ya da noksan da olunabileceğini ve negatifliklerin asıllığın bir parçası olduğunu yalanlayarak, hakimiyetimiz dışında kalan hadiselerde hakikatçi tepkiler vermemizi yasaklayabilir.
Yaşama pozitif bakmanın ve pozitif düşünmenin akıl ve ruh sıhhati için son derece yararlı olduğunu hepimiz öğreniyoruz. Mesele şu ki, yaşamın rengarenk çiçeklerle, gökkuşaklarıyla ve kelebeklerle dolu olmadığının da oldukça farkındayız. Hepimiz acı verici duygularla ve tecrübelerle baş etmeye çalışıyoruz ve tecrübelediğimiz bu ‘negatif’ duygular güzelimize gitmese de varoluşumuzun bir parçasıyken, bu duyguları tecrübelemeyi yalanlamak yaşamı sarih, dürüst ve hakikatçi bir biçimde yaşayamamamıza neden olabiliyor.
Toksik pozitiflik kendini çok değişik biçimlerde gösterebilir. Misalin, işinizi kaybetme tehlikeyi gibi zorlayıcı bir tecrübeyle karşı karşıya kaldığınızda insanlardan ‘Vakayı iyi tarafından görmeye çalış.’, ‘Pozitif kalmayı sına.’ gibi yorumlar dinleyebilirsiniz. Bu cins yorumlar genelde sempatik ve iyi gayeli açılımlar gibi görünseler de, yaşadığınız zorlayıcı duyguları ifade etmekten çekinmenize ve kendi fikirlerinizle çatışarak, ‘Mutlu olmayı beceremiyorum.’ diyerek kendinizi yargılamanıza; noksan sezmenize ve kendinizi acımasızca tenkit etmenize neden olabilir.
Büyük bir kayıp ya da ayrılık yaşadığınızda ‘Her şeyin bir sebebi vardır, metanetini gözetmeye çalış.’ gibi tümceleri de çok sık dinleyebilirsiniz. Çoğu insan bu tümceleri karşı taraf için gevşetici olabileceğini düşünerek kursa da, bunu reelinde bir başkasının acısından ve kendi ‘kaybetme fobisiyle’ yüzleşmekten kaçmak için yapar. Hayal kırıklıklarınızı, zafersizliklerinizi, yeislerinizi ifade ettiğinizde ‘Mutluluk bir tercihtir.’ derler ve doğrudan olmasa da dolaylı olarak bu negatif duyguları tecrübelemenizin, mutlu olmayı seçmediğiniz için sizin yanılgınız olduğuna vurgu yaparlar.
Hadiseleri pozitif tarafından görme mücadelesi altında genelde iyi amaç barındırsa da, bu meyil genelde insanların zorlayıcı gidişatlarla ve duygularla nasıl baş edeceklerini öğrenmemelerinden kaynaklanır. Zorlayıcı duygularla uğraşmamak, yaşamın negatifliklerine surat çevirmek ve etrafımızdaki insanları her zaman pozitif olmaları gerektiğine ikna etmeye çalışmak farkında olmasak da zorlayıcı gidişatlarla baş etmeye çalışan öteki insanları noksan ve kabahatli sezdirmekten başka bir işe yaramayacaktır.