Kahve şekerlemesi olarak da dinleyebileceğimiz “kahve uykusu” en kolay tanımıyla kahve içtikten sonra kestirmek, başka bir deyişle kısa süreli uykuya dalmak anlamına geliyor. Bilimsel araştırmalar, kahve uykusunun enerjiyi tazeleyecek en tesirli yollardan biri olduğunu dikkat topluyor.
Loughborough Üniversitesi‘nde yürütülen bir araştırmada, katılımcılar sürücülük işini icra eden bireyler arasından seçiliyor ve onlardan kahve uykusu tecrübeyi yaşamaları isteniyor. Bitkin sürücüler gruplara dağıldıktan sonra bir grup yalnızca 200 mg kahve harcarken öteki gruptan kahve içtikten sonra yatmaları isteniyor. 15 dakika sonra şekerleme uykusundan uyanan katılımcıların sürüş simülasyonunda yalnızca kahve içen gruptan daha zaferli bir performans sergilediği ortaya çıkıyor.
Araştırmanın sonucundan da anlaşılacağı üzere yalnızca kahve içmek, kahve içip yatmanın yanında daha az galibiyet gösteriyor. Kahvenin enerjimizi yükselttiği, uykunun da bizi dinlendirdiği yadsınamaz bir asıl. İkisini kombinlediğimizde ortaya çıkan netice ise hem dinlenmiş hem de enerji toplamış bir beden oluyor.
Kendimizi bitkin sezdiğimizde bedenimiz adenozin salgılamaya başlar; beynimizdeki likeni reseptörleri yavaşlar, verimimiz düşer, enerjimiz eksilir. Adenozin, beyni ele geçirir ve bitkin düşmemize neden olur. Yattığımızda ise adenozin seviyesi düşüşe geçer, beynimiz kendini dinlenme moduna alır. Öte yandan, kahve beyni uyararak bitkinliği idrak eden reseptörleri harekete geçirir ve daha zinde sezmemize destekçi olur. Yalnızca yatmak veya yalnızca kahve içmek kısa süreli tesir yaratarak daha iyi sezmemizi sağlar. Fakat, kahve içtikten sonra yatmak günün geri kalanında daha uzun müddet modumuzu yüksek yakalamak için bizi dayanaklar.
Kahve içip uykuya daldığımızda bir yandan kahve enerjimizi yükseltmek için harekete geçerken uyku da adenozin ile savaşır. Bütün olarak kazan-kazan win win vaziyeti oluşur. Kahve içtikten sonra yatmak, enerji üretmesi için tüm işi beyne vazgeçmek olarak da açıklanabilir.
Reelinde “kahve iç ve yat” stilinde oldukça kolay bir eşitlik gibi görünse de kahve uykusundan en verimli biçimde yararlanabilmek için dikkat edilmesi gereken duyarlı ayrıntılar bulunuyor:
Ne kadar kahve harcamalıyız?: Yapılan araştırmalarda kahve uykusunu tecrübeleyecek bireylerin 150 mg ile 400 mg arasında değişen ölçülerde kahve harcamaları sağlanmış ve en çok verim, 200 mg kahve harcayan grubun uyku tecrübesinden alınmış. Bu da takribî 2 fincan kahveye denk geliyor. Başka Bir Deyişle, kahve uykusu tecrübelemek için 200 mg kahve harcamanız daha uygun olabilir.
Hangi kahveden içmeliyiz?: Bunun yanıtı azıcık damak tadınızla alakalı olabilir. Türk kahvesi, espresso veya filtre kahve gibi kafein ölçüyü yüksek bir kahve çeşidini seçim edebilirsiniz. Dikkat etkeniz gereken ehemmiyetli bir nokta, hazır kahve harcamamanız.
Kahveyi nasıl içmeliyiz?: Süratli. Evet, kahve uykusu için içtiğimiz kahvenin, kahve neşeyi yaptığımız gibi yavaş yavaş içilmemesi gerekiyor. Kahvenin tesirlerinden en verimli neticeyi alabilmemiz için kahvemizi birkaç yudumda süratlice tamamlayıp uykuya geçmeliyiz.
Ne kadar yatmalıyız?: Kahvenizi içtikten sonra 15-30 dakika arası yatmak, çok daha verimli bir gün geçirmenize destekçi olabilir. Araştırmalar vasati 20 dakikanın yeterli olacağını belirtiyorlar fakat 30 dakikayı netlikle geçmemesi gerektiğini de vurguluyorlar. Zira, kafein takribî 30 dakika içerisinde metabolizmaya tesir etmeye başlıyor ve bu sayede daha üretken, daha zinde olmamıza katkı sağlıyor. Kafeinin bedende yarattığı pozitif tesirlerden yararlanabilmek için kahve içtikten sonraki uyku sürecinin 30 dakikayı geçmemesi gerekiyor. Siz de uykuya dalma müddetinize göre alarmınızı ayarlayabilir, takribî 20-30 dakika kestirdikten sonra bomba gibi uyanarak güne devam edebilirsiniz.