Zaman zaman hepimiz istemediğimiz şeyler dinleyebiliyor, karşımızdaki bireyin söylemlerine alınabiliyor, kalbimizi kırmasına seyirci kalabiliyoruz. Ve belki aramızdaki mesafeden, belki yanlış anlaşılmadan korkmaktan, belki de kendimizi nasıl ifade etmemiz gerektiğini öğrenememekten bizi ne kadar kırmış olduğunu söyleyemiyoruz. Sonrasında da ‘keşke şöyle deseydim, şunu söyleseydim, böyle yanıt verseydim…’ diyerek kendi kendimizi yiyip tamamlıyoruz. Oysa ki zekâmızda onun laflarına karşılık olarak içimize attığımız kırılganlıkla gayret etmek yerine sarih bir biçimde ne kadar gücendiğimizi dile getirebilir, daha sıhhatli bir irtibatın kapısını aralayabiliriz. Peki, nasıl?
Birine yaptıkları hakkında doğrudan ne sezdiğinizi anlatmak genellikle rahatsızlık verici olabilir ama küskünlüğünüzü, dargınlığınızı içinizde yakalamaktan ve vücudunuzdaki, aklınızdaki negatif neticeleriyle uğraşmaktan daha kolaydır. Merak etmeyin, yanlış bir ileti vermeden, negatif bir tepki göstermeden ve onun yaptığının aksine karşınızdaki bireyi kırmadan bu vaziyeti dile getirebilirsiniz. Kendinizi konuşmaya hazır sezdiğinizde sizi kıran bireyle bağlantıya geçmeden evvel kafanızda bir ön diyalog kurmanızda fayda var. Laflarınızı kafanızda planlayın, hiddetten arınmış, olası olduğunca kendinizi, sezdiklerinizi en iyi biçimde ifade edecek net tümceler seçmeye gayret edin. Şayet bu konuşmayı zekânızda planlamak kolay olmuyorsa dilerseniz yazıya dökebilirsiniz. Ne sezdiğinizi, nelerin sizi kırdığını, karşınızdaki bireyin sizi nasıl yaraladığını evvel yazıya dökmeniz hiddetinizi dindirmeye dayanakçı olabilir ve zekânızdan geçen düşünceleri de dizginlemenizi sağlayabilir. Yazdığınız ya da pratiğini yaptığınız her şey asıl konuşma esnasında usunuza gelmeyebilir ya da konuşmanızın akışı başka bir istikamete doğru kayabilir ancak ehemmiyetli olanı anımsamak için yazmak iyi bir vasıta olabilir. Daha Öncekilerin ‘bir gece üzerine yatmak’ söylemini daha evvel dinlemiş olabilirsiniz. Hemen karar vermemek, ani tepki göstermek, duyguları, düşünceleri hakimiyet etmek için önerilen bu yöntem, sizi sonradan pişman olabileceğiniz bir karşılık vermekten kurtarabilir. Evet, kırılmak hiç güzel bir vaziyet değil ve karşınızdaki şahıs hele ki damarınıza bastıysa durmak, beklemek usunuzdaki en son şey olabilir ama gelin bu defa karşılık vermeden evvel kendinize bir gün tanıyın. Muhtemelen ertesi sabah çok daha iyi sezerek uyanacak ve tepkilerinizi daha rahat hakimiyet edebileceksiniz. Bu adımı en kritik nokta olarak düşünebilirsiniz. Zira, sizin nasıl sezdiğiniz hakkında kimse tartışamaz. Duygular sizin, ancak siz nasıl hissettiğinizi öğrenebilirsiniz. Karşınızdaki bireyin söylediği lafların ya da sergilediği tutumların size nasıl sezdirdiğini söyleyin. Onun ne yaptığı değil; sizin ne sezdiğiniz bu noktada ehemmiyetli olan. “Kendimi bedelsiz hissettim, kendimi haksızlığa uğramış hissettim…” gibi sizde uyandırdığı hisleri açıklayabilirsiniz.